Siyaset uzmanı Naif Alibeyoğlu'nun "Genel Karantina ve aşı " başlıklı yazısı :
GENEL KARANTİNA VE AŞI
Bundan yaklaşık bir yıl önce daha virüs ülkemizde görülmemişken 13 Şubat 2020 de attığım Tweet şöyleydi:“Corona virüsü ile ilgili Çin’li prof. panik yaratacak “dünya nüfusunun %60 ı yok olabilir” gibi bir açıklama yapmış.
Ey iktidar ! Ey muhalefet bırakın şu sen ben davasını,bırakın Suriye’yi, acilen ne yapılacak? Ne önlemler alınacak?Uyanın artık!” demiştim.
Dünya geneline yayılan Covid-19 salgınının Türkiye'deki ilk tespit edilen Covid-19 vakası Sağlık Bakanlığı tarafından 11 Mart günü açıklandı.
Aynı gün, yani 11 Mart 2020 de:”Bütün okullar en geç cuma günü en az bir ay tatil olmalı .”diye bir Tweet atmıştım.
Çok geçmeden bizde virüse bağlı ilk ölüm dört gün sonra 15 Mart 2020'de gerçekleşiyordu. Aynı gün diğer birçok kişi gibi Sayın Ertuğrul Günay’da bir Tweet atıyor, şöyle diyordu:”Ceza ve tutukevleri aşırı dolu.
Kasten öldürme ile
kadın ve çocuklara karşı işlenen suçların sanıkları dışında
tüm tutukluların acilen tahliyesi, Corona tehlikesine karşı alınması doğru bir önlemdir.
Tutukluluk ceza değil, tedbirdir.
Tedbir, insan yaşamı için tehlike içeremez.”diyordu.
Ancak,aylar sonra gerçekleşen tahliyeler O nun önerdiği şekilde gerçekleşmiyor, Anayasanın Eşitlik İlkesi gözetilmeden yapılıyordu.
O aylarda bir çok batılı lider olması gereken önlemlerin ekonomik boyutunu açıklıyordu. Fransa Cumhurbaşkanı Macron : "Bu bir sağlık savaşı ve düşman orada görülüyor ve ilerliyor. Gaz, elektrik ve su faturaları askıya alınacak. Kapanan hiçbir dükkan, hiçbir şirket iflas etmeyecek.Hiçbir işçi işini kaybetmeyecek. Bu iş için 300 milyar euro ayırdık." diyor,ancak teknik anlamda,sağlık önlemlerinde batılı ülkeler sınıfta kalıyor en çok vak’a ve ölümler bu ülkelerde yaşanıyordu.
Bizde mart ayının ortalarında açıklanan”önlem paketi”hayatın gerçeği ile bağdaşmıyor,büyük ölçüde ihtiyaca cevap vermiyordu. 19 Mart’ta attığım tweette şöyle diyordum:”Otel konaklama, konut kredisi indirimi ve yolculuk vergisi indirimi,sokağa çıkma yasağı noktasında ne işe yarar anlamadım.
Evde kalın deniyor,
Evde kalanların ne yiyip içeceği,
Su, elektrik doğalgaz parasını nasıl ödeyeceği,
Çoluk çocuğun nasıl besleneceğine dair bir çözüm yok.”
Ve yine 24 Mart’ta:”Devlet böylesi bir olağanüstü durumda gaz ve elektrik şirketlerine 3 aylığına da olsa el koymalı. (Belediyeler de su bedeli almasın) Acilen bir aylık ihtiyaçlarını karşılamak üzere hane başına 2 bin lira verip.(bir ay da maaş ödenmesin). Bir ay kesin sokağa çıkma yasağı koymalı.”
26 Mart’ta:”Niye sokağa çıkmayı ilan etmiyorsunuz !
Çalışanların ne günahı var!”diyordum.
29 Mart’ta açılan mezarları görünce:”Bu mezarlar yüzbinleri bulmadan acilen GENEL KARANTİNA !” diye yazmıştım.
10 Nisan’da gece saat 22:00 da açıklama yapılıyor,24:00 ten itibaren haftasonu sokağa çıkma yasağı uygulanacağı ilan ediliyordu. Aynı saatlerde:”Şu 2 saatte,milyonluk şehirlerde marketler kapandığı saatte insanlar ihtiyaçlarını nasıl karşılayacak? Sosyal mesafe diye bir şey kalmadı. İki gün için asıl tehlikeye ortam oluşturuldu. Ayrıca bu yoğunlukta trafik kazaları olabilir. İki günde ne sağlanacak anlayamadım.Bu nasıl bir akıl tutulması.” Tweetini atıyordum.
Bu durumu Bilim Kurulu Üyesi bir doktor çok güzel özetlemişti,
“Günlerdir kürekle kar temizliyorduk, çığ düştü"diyordu.
Çok kısa zamanda artık Corona bütün hayatları altüst ediyor, temel gündem oluyor,artık birincil haber,bazen mizah konusu oluyordu.
11 Nisan’da :”Sanıyorum insanlık tarihi boyunca hiç bir şey bu iki aylık sürede Corona ile ilgili-bir yandan korkutan, bir yandan güldüren- yazılan,çizilen,haber yapılan,mizah konusu edilen,espirili fıkralar, videolar kadar konu edinilmemiştir.”şeklinde bir Tweetim vardı.
Nisan ayında“önlem”adına 65 yaş üstü,20 yaş altılara sokağa çıkma yasağı geliyordu.
25 nisanda:”65 yaşüstünü hayattan koparmak, 20 yaş altı çocuklarımızın geleceğini, coşkusunu eve hapsetmek yerine 15 günlük en ağır genel karantina uygulansa. Sonrasında da dış tehlikeye karşı katı önlem alınsa...
Başka türlü bu kabustan kurtulamayacağız.”diye Tweet atıyordum.
14 Mayıs’ta :”Futbol maçlarına,AVM lere, turizme izin verilmesi, 3 gün sokağa çıkma yasağı 4 gün serbestlik verilmesi tam bir akıl tutulması. Madem bayramda da yasak olacak bir defalık ikisini birleştirip 15 günlük en ağır genel karantina uygulansa...
Başka türlü bu kabustan kurtulamayacağız.”diyordum.
17 Mayıs’ta Doğu Ergil şöyle bir Tweet atıyordu:”AVM’ye girilip denize girilmesinin yasak olmasını biri bana açıklasın lütfen. Polis-jandarma-bekçilerin mesailerini bu yasağı uygulamak için harcaması, emek israfı değil midir? Üstelik güneş ve deniz Covid’in düşmanı diye ilan edilmişse...”
9 Temmuz’da”Toplu taşımada ve özellikle dolmuşlarda pandemi kurallarına uymayan şöförlere cezalar yağıyor. Bir yandan şöför evine ekmek götürmesi gerekiyor. Öte yandan işine gitmek için saatlerce bekleyen insanların işsiz kalma tehlikesi. Destek sağlanmadıkça kriz ve işsizlik daha da artacak.”diyordum. Ve benzeri bir çok Tweetim... Başkalarının belki daha anlamlı, daha teknik yazıları...
Belki,daha üretimin yoğun olmadığı Mart ayında hatta sonraki aylarda 15 günlük katı bir GENEL KARANTİNA uygulansaydı bu kadar ölümler olmayacaktı. Ağabeyim,sevdiklerimiz, insanlarımız ölmeyecekti..!
Aşılardaki belirsizlik de ayrı bir dert. Kafamda deli sorular;
Aşının antikor etkisi 6 ay deniyor. 6 aya kadar ülke genelinde aşılama bitmeyeceği görülüyor. Bu insanlara yeniden mi aşı vurulacak?
Daha zoru geliyor, virüs hız kesmiyor yeni varyantları daha hızlı bulaşıyor ve daha fazla öldürüyor. Aşı ülkelerin ve insanların ekonomik durumuna göre dağıtılırsa yapılan aşıların da bir anlamı kalmayacak, mutasyona uğrayan virüs hayatı felç etmeye devam edecek.
Demem şu ki; hükumet her şeyi bir yana bırakıp ülkenin tümü için 6 aya kadar aşılamayı sağlamazsa yapılanların anlamı olmayacaktır.