anani kanguru gibi ziplatip sikiyorum

Erdoğan: 'Küresel sistem derin bir krizle karşı karşıya'

Erdoğan küresel yönetişim mekanizmaları işlemez durumda. Bir yönetişim problemi ortaya çıkmıştır dedi.
 Tarih: 05-10-2021 14:22:01
Erdoğan: 'Küresel sistem derin bir krizle karşı karşıya'

 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kriter dergisine bir mülakat verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan mülakatta BM Güvenlik Konseyi ile ilgili eleştirilerini ve beraberinde çözüm önerilerini ihtiva eden kitabı, 'Daha Adil Bir Dünya Mümkün'ün hikayesini paylaştı. Erdoğan, "Küresel sistem kapsamlı bir meydan okumayla karşı karşıya. Türkiye olarak başından beri bu dönüşüme hem öncülük etmeye çalışıyoruz hem de var olan sorunlara dikkat çekiyoruz ve her uluslararası ortamda güçlü bir şekilde çözüm önerilerimizi ifade ediyoruz. Gerçekçi bir yaklaşıma ihtiyacımız var. Önce var olan sorunları açıkça konuşmalıyız. Dünya bir kriz döneminden geçiyor. Küresel salgın bu krizi derinleştirdi. Salgın aynı zamanda yaşadığımız dönemin sorunlarının bir an önce çözülmesi gerektiği mesajını da verdi. Aksi halde kriz daha da derinleşecek ve çözümü imkansız sorunlarla karşı karşıya kalacağız. O zaman hiçbir mekanizma işleyemeyecek. Küresel sistem derin bir krizle karşı karşıya. Küresel yönetişim mekanizmaları işlemez durumda. Bir yönetişim problemi ortaya çıkmıştır. Adalet ise ayaklar altına alınmıştır. Mevcut haliyle Birleşmiş Milletler de bu krize cevap üretme noktasında işlevsizleşmiş ve etkinliğini kaybetmiştir" ifadelerini kullandı.

 

"Yaşadığımız bu küresel derin krize yönelik Türkiye olarak bir cevap üretmek zorundayız"

 

Yaşanan bu küresel ve derin krize yönelik Türkiye olarak bir cevap üretmek zorunda olunduğunu kaydeden Erdoğan," 20 yıldır ülke olarak insanlığın sesi ve vicdanı olduk. Sessiz çoğunluğun sesini gür bir şekilde bütün uluslararası platformlarda duyurduk. Gördüğümüz bütün adaletsizliklere din, dil ve ırk ayırımı yapmadan dikkat çektik. Suriyeli sığınmacılardan Myanmar'da yaşanan insanlık dışı muamelelere, Filistinli Müslümanların yaşadığı dramdan ve zulümden Yeni Zelanda'da yaşananlara, Batı'da zuhur eden İslam karşıtlığından, aşırılıktan ve göçmen karşıtlığından Afrika'da yaşananlara kadar her meseleye hep insani bir perspektiften yaklaştık. Sürekli adil olmayı, adaletli davranmayı gözettik ve eşitsizlikleri gündeme getirerek küresel sistemin vicdanı olarak hareket ettik. Bugüne kadar yüksek sesle dile getirdiğimiz hususları tarihe not düşmek adına bir kitapta bir araya getirmeye karar verdik. Sadece konuşmak ve durum tespiti yaparak eleştiri getirmek değil; aynı zamanda çözüm önerisi de sunmak istedik. Bu kitap fikri de böyle ortaya çıktı. Şimdi hem krizin kaynağına işaret ediyoruz hem de krizin sonuçlarını açık bir şekilde ortaya koyuyoruz. Ama bununla da yetinmiyoruz. Küresel yönetişim krizinin merkezinde yer alan Birleşmiş Milletler'in elimizdeki hala en önemli imkan olduğunu söylüyoruz. Ancak bu haliyle değil. Yeni bir reform inisiyatifi alarak BM'nin yeniden yapılandırılmasını öneriyoruz. Elbette bizim önerimiz bir reform teklifi. Bu teklifle daha adil bir dünya mümkün olabilir diyoruz. Dünyanın gerçek sorunları tartışılsın istiyoruz. Mevcut sorunları görmezden gelerek bir çözüme ulaşmanın mümkün olmadığını ifade ederek yeni bir teklifle uluslararası toplumun karşısına çıkıyoruz" diye konuştu.

 

"Kuzey-Güney eşitsizliği daha da derinleşti"

 

Mevcut dünya sisteminin karşı karşıya kaldığı birçok sınama bulunduğuna dikkat çeken Erdoğan, "Tek bir ülkenin kendi başına üstesinden gelebileceği bir meydan okuma değil bu. Her şeyden önce çok boyutlu. Sadece ekonomik bir krizle karşı karşıya değiliz; aynı zamanda siyasi kriz ve güvenlik krizi de söz konusu. Korona salgını bu krizleri farklı düzeylerde daha fazla gün yüzüne çıkardı. Küresel kamu sağlığının ne kadar hayati olduğunu görmüş olduk. Salgın küreselleşmenin can damarı olan sınırlar arası hareketliliği kısıtladı ve kısa bir zamanda tedarik zincirlerini altüst etti. Sadece ekonomik rasyonalitenin ve maksimum kazancın ön planda olduğu ekonomik anlayışın sonuna geldik. Serbest küresel insan dolaşımı durma noktasına geldi. Şimdi de ağır şartlar altında kısıtlı bir dolaşım söz konusu. Ancak kriz sadece bunlarla da sınırlı değil. Mesela iklim değişikliği uluslararası toplumun önemli bir gündemi olmalı. Dünyada kuzey-güney eşitsizliği daha da derinleşmiş durumda. Mevcut politik-ekonomik düzen küresel refahı sağlayamadı ve eşitsizliği daha da derinleştirdi. Mevcut düzen, gelişmişlik ile az gelişmişlik arasındaki farkı kapatmıyor, her geçen gün daha da artırıyor. Bu sorunları tek tek burada konuşabiliriz. Ancak bir öncelik sıralaması yapmak zorundayız. Daha öncelikli olan küresel sorunlarımızı belirlemeli ve bunların çözümüne yönelik küresel ve çok taraflı bir yaklaşım geliştirmeliyiz. Biz kitapta çok taraflılığın merkeze alındığı bir küresel topluma ihtiyaç olduğunun altını çiziyoruz" dedi.

 

“Batının üstünlüğü anlayışının sonuna geldik"

 

Erdoğan, "Dünya siyasetine gelecek olursak; karşımızda farklı bir tablo söz konusu. “Batının üstün olduğu” şeklindeki sorun üreten anlayışın sonuna geldik. Bunu artık herkes sorguluyor ve kabul ediyor. Batının kendisi bile artık bunu kabullenmeye başladı. Yüzyıllara sari Batı hegemonyası artık bitmiştir. Yeni bir uluslararası sistem ortaya çıkıyor. Soğuk Savaş döneminin iki kutupluluğu ABD'nin zaferi ile sona ermişti. Sonrasında ise ABD merkezli bir dünya siyaseti gördük. Ancak anlaşıldı ki tek başına bütün uluslararası sistemi kontrol etmek mümkün değil. ABD bunu denedi ve başarısız oldu. Irak'tan çekildi, Afganistan'dan çekilmek zorunda kaldı. İki ülkede ne demokrasi inşa edebildi ne de devlet Soğuk Savaş sonrasında ortaya atılan iddialar gerçekleşmedi. Bir kere demokrasi teşviki politikası, demokrasi adına daha büyük yıkımları beraberinde getirdi. Bütün kritik aşamalarda Batı ikiyüzlü davrandı. Daha da kötüsü, Batı demokrasileri aşırılıkçılara ve popülist siyasete teslim oldu. Şimdi kendi inşa ettikleri politikaların mağduru durumuna düştüler. Demokrasinin içini boşaltılar" ifadelerini kullandı.

 

"Ekonomik olarak da liberal küresel ekonominin sürekli genişleyeceği ve alternatif ülkeleri içinde eriteceği iddiası yapılmıştı. Durum hiç de öyle olmadı"

 

diyen Erdoğan, "Yükselen güçlerin küresel ekonomideki ağırlığı giderek arttı ve şimdi dünya ekonomisinden daha büyük bir pay alıyorlar. Öte yandan liberal ekonomik düzeni tesis edenler şimdi ticaret duvarları ve ağırlaştırılmış gümrük politikalarıyla serbest ticareti engellemeye dönük bir politika benimsediler. Kendi inşa ettikleri sistemin kurallarını kendileri çiğnemeye başladılar ve yükselen ekonomileri hedef tahtasına yerleştirdiler. Soğuk Savaş sonrasında büyük güç mücadelesi devrinin bittiğini ilan etmişlerdi. Şimdi ise kendileri yeni bir büyük güç mücadelesi dönemine girildiğini söylüyorlar. Çünkü sadece kendilerinin üstünlüğünün olduğu bir uluslararası sistem tasavvuruna sahiptiler. Ancak öyle olmadı. Türkiye gibi yükselen güçler artık küresel siyasette ağırlığı olan bir oyuncuya dönüştü. Sadece Türkiye değil, başka birçok orta büyüklükteki güç, daha yukarıya doğru tırmanan bir profil ortaya koydu. Yalnızca büyük güçlerin dediğinin olduğu bir dünyada yaşamıyoruz artık. Türkiye'ye bakın; nerelerden nerelere geldik. Kendi askeri operasyonunu kendi imkanlarıyla icra edebilen, kendi savunma sanayii mimarisini inşa eden bir güce dönüştük. İnşallah bu çizgimiz daha da yükselecek, geldiği noktayı pekiştirecek ve başka bir sıçrama yapacak. Bizim yaklaşımız şu; böyle bir dünya siyasetini reforma tabi tutmadan mevcut haliyle, mevcut yapılarla sürdürmeye kalkarsanız daha kötü sorunlarla karşılaşacağız. Vakit varken sistemin aksayan yanlarını masaya yatıralım ve konuşalım. Bizim yaptığımız gibi başkaları da yeni öneriler getirsin ve bu tıkanıklığın önünü açalım" dedi.

  YORUMLAR 0 Yorum YORUM YAP
Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  DİĞER GÜNDEM Haberleri
HABER ARŞİVİ
Tüm Anketler
Web sitemize nasıl ulaştınız?
BİZİ TAKİP EDİN
  • YUKARI